BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS »

28 Nisan 2010 Çarşamba

Partizan

noktası kovulmuş cümlelerin açık bıraktığı anlamlar
neredesiniz...

elmada kendini savun diş çakımında kurtçuk
kıvılcımı kopuyor çakmak taşlarının
yağmurların hesabı var taşlara acımıyor
ve yüzümde bir gemi kanda yüzüyor
gözlerimin karası göründü...
gizlen durma..

ve indi kirpiklerimden dikilen yelkenler suya



ünlemi öldürülmüş cümlelerin taşıdığı ciddiyetler
neredesiniz...

narhın kaça gelin oldu saçların kaça satıldı
karanfil çürüten gözlerin kepenk indirilen tezgahlarında
afişe edilen kederle mi sınandı göğüslerinin yangını
o çıplaklık dediğin boylu boyunca bir yatak beyazımı
merhamet dilenen hangi yüz dönmedi ki sırtını
kenetlenmiş zamanlarına
perçinleme sakın beni kendine
üzerine düşerse gölgem üşürsün

ve yüzümde bir otobüs ayrılıklarında mola veriyor



virgül koysam sürüldüğüm bütün duraklarla arama
ben kere durak bir ray ederi avuçlarımda
trenler ellerimin ülkesinde
devşiriyor dövülmüş seğiren akşamları


ve yüzümde bir çocuk sapanını arıyor



kendine iyi bak, dendiğinde
kendime geliyor bütün yalnızlıklar
ve fırçalamıyorum dişlerimi kan öpüşlerde sızarken
tenim murdarlık muskası
dokunma bozulur kutsallığın
sende iblislerin düşlerinde yanarsın

soru işareti anlamını yitirmiş cümlelerin taşıdığı çocuksu kuşku
neredesiniz...

gömütlükteki çürümeyi erdem bilen kemik
karanfil döllemesinde soğuduğun toprak
görüşürüz deme...
kimse görüşmüyor içinde sakladığı sevgiliyle
ve yüzümde bir vardiya artı ağlamak üretiyor
kederimin burjuvasına
ama gülümseyiş proletarya
giriyor gözlerinin iktidarına
inadına inadına

partizan örgütlenmesidir ıslıkla söylediğim adın
gizli ve şifreli
heykellerin var şimdi binlerce binlerce kan damarın
binlerce sesin
binlerce mermi gibi duruyor tenimin ölümsüzlüğünde elin
çünkü sen yaşıyorsun

Fatih Akça

0 yorum: