BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS »

28 Nisan 2010 Çarşamba

Şimdi Yalnız...

Şimdi yalnız..
Bütün güvercinler ve yağacak olan yağmur suyu gibi
Tarladaki ekinin en küçük tanesinden bile
Otel odalarındaki kapı numaraları kadar yalnız işte
Otobüslerin arka koltukları kadar
Yani olması gerektiği kadar yalnız işte

Şimdi yalnız
Eskimiş duvar yazıları kadar
Geçmişinden izler taşıyıp
Ve bazen gelip geçerken birisi o yazının önünden
Gözleri ile selamlaşıp giderken bir diğeri
İçini çeke çeke sarılamayacak kadar yalnız


Bütün sularda kaybolmuş ay ışığı kadar
Çoğaltırken içindeki keder vardiyasının işçisi
Sağlam bilekli özlem her şeyi
Çay saatinde ıslıkla çağrılacak ecinniler kadar yalnız işte
Ama şimdi gerçekten yalnız
Sigara dumanı dolanırken göğün kudretine
Cam gibi keskin ayazları sevebilecek kadar yalnız

Telefon çalsa şimdi
En yalnız dizesine gelmişken şiirin
Açsa kısık bir merhaba karşılasa
Sesin koridorlarında

Şimdi çalmadı ama...
Ki hala kendiyle konuşacak kadar yalnız
Kapı zillerini çalıp karanlığa kaçışan çocuklar
Neredesiniz?

En son gazete haberinde rastlamıştı çok kadim olan dosta
Haber alamadı bir daha gazetelerde terk ettikten sonra
Bazen güneş gelir pencereye bir iki kuşunda öttüğü olur
O kadar yalnız işte..

Ve yalnız bir şiir işte
Şairini her satır arasına kilitleyip
Üzerine sürgüler çekmekte
Taştan duvarlar ve ışıksız odalara atmakta
Bir şiire sataşacak kadar yalnız işte

Fatih Akça

0 yorum: