BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS »

4 Haziran 2010 Cuma

SUSACAK VAR


Aslında duvarlar kapılara örülüyor. Pencereler ki, doğuştan demirli! "Güneş alsın kâfi" zihniyeti bir inşaat şekliyken böyle yapılmış evlerde yaşadıkça bir hayat felsefesi oluyor! "Güneş alsın kâfi!"

Bir kentin ufuk çizgisinde bitmediğini anlamak için "gitmek" değilmiş gerekli olan. Büyümek de istermiş sınırları görebilmek. Büyüdük! ...Büyüdükçe, büyüdü dünyamız ve daha da yükseldi tel örgülerimiz. Bir gün "aşarım" dedin, bir gün "aşarım" diyorum. Kendi geleceğimizi ütopyalarla ipotek altına alıyoruz ve "yapacaklarımız" dolu yarınımıza şimdiden "düş" gözüyle bakıyoruz. Benden yıllarca önde olan adam; tel örgülerin ilerisi mayın tarlası değilse, neden hala bu duruşumuz? Büyüdükçe korkak mı oluyoruz? Büyüdükçe, alışıp sınırlarımıza tel örgülere mi yeniliyoruz yoksa onlara sevdalanıyor muyuz?

Duvar örülü kapıların gerisinde özgürce büyüdük ama anlamadın, anlamadım büyüdükçe büyüyen esirliğimizi, azalan özgürlüğümüzü! Kaçmak adına yapabildiğimiz en büyük firar, bir yüreğe sığınmak oldu. Kaçtığımızı sandık, oysa tutsak düştük bir aşka! Gönüllü esaretimizde unuttuk, yeryüzünün uzaklarının da olduğunu. Unuttuk başkalarını. Başkalaştığımıza inandığımız aşkta, en önce, inandıklarımızı reddettik. Sen ve benden "biz" oldukça, göremedik, aslında senin nasıl da "ben" olduğunu; benimse, senin haricini tanımadığımı. Gözlerinde olup bitenin farkında değilsin. Farkında değilim bakışlarının elini ayağını bağladığımın.

Ben senin, kaçmak istediğinde açabileceğin ve sonrasında dünyanın yüzüne çarpıp gidebileceğin bir kapıyım! Gel, aç ve kaç... Bir gün bırakıp gitmek istediğinde her şeyi; kitaplar dolusu rafları, masa üstünde sayfalara meydan okuyan kalemini, duvarlara yapıştırdığın ve unutulmaya yüz tutmuş dipnotlarını, yalnızlık döşeli evini ve belki de kendini ve belki de beni, terk etmek istediğinde ardına geçebileceğin bir kapıyım! Gel, aç ve kaç!



Kahraman Tazeoğlu

0 yorum: