BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS »

23 Haziran 2009 Salı

Siyah Beyaz Hayatların Gri Arka Planları

İnsanlığın başladığı ilk vakitlerden,mağaralardan,Adem ile Havva'lardan bu yana süre gelmiş aşk. Her şey bir elmayla başlamış. Ve hazımsızlıklarla sona ermiş. Yahut aksine sindirime yardımcı olmuş. Yüz binlerce aşık, bir anda sanatçı oluvermiş. Aşkın ne olduğunu anlatmaya çalışmış. Halt etmiş. Bir b.k becerememiş. Hakkında ne söylersen söyle, sonu gelmeyeceğini kavrayamamış, aşk ile ızdırap ile karala babam karala, işi çığırından çıkarmış. Bir mutlu olmuş. Bir mutsuz olmuş. Bir delirmiş. Bir dahi olmuş. Onsuz olamamış. Onunla da edememiş. Yaprak saymış. Seviyor demiş. Sevmiyor demiş. Fallara inanmış. Veya saçma bularak, kendisini felsefeye vermiş. Yine bir b.k becerememiş. Bir varmış. Bir yokmuş. Ve her şey bir elma ile başlamış!...





Her şeyi kondurmuştu da
Çektiği ilk ve son uzun metraj filmin
Siyah ve beyaz fonlarına,
Gökkuşağına gücü yetmemişti…

Yoldan çıkmaya meyilli zihninin kayboluşlarının zırhı halihazırdaydı nasılsa,
hiçbir şey yolunda gitmiyordu ki,
Bir defacık da o yoldan çıkmıştı,
büyütecek ne vardı,
Hala ağzındaydı cezbeden kekremsi tadın kırıntıları…

Ne diye kovulmuştu güzelim bahçeden şimdi,
Yaşamayı bir kenara bırak, nasıl ölecekti…
Ona hibe edilmiş değerleri nasıl paylaştıracaktı...
Önemsedikleri ne kadar ederdi,
Önemsemedikleri kaç paraya giderdi?

Çıktığı noktaya geri dönmesini gemilerin,
Neden sevinçle karşılardı ki diğerleri…
Çok mu iyiydi bir çıkmaz sokağı paylaşmak milyonlarca zanlıyla..

Neden uzak gezegenleri severlerdi…
Gidemedikleri hakkında hayaller kurup,
Kimisi ömrünü Onları seyretmeye adardı…
Oysa geldikleri yer hepsinden güzeldi,
Ve onlar hiç oradan konuşmazlardı.…..

Çok rahatsızdı bulunduğu yer,
Gerindi,Bir daha, bir daha…
Ohh ya dünya varmış dedi…
gayri ihtiyar-i
Gerçekten vardı.....

Bir ağlama sesi duydu
Sanki, çok yakındı…
Ama bu ses,
Bu ses içindendi,
Bu ses ağız boşluğundandı,anlamsız

Dünyaya ilk tanışıklığı poposuna inen bi şaplaktı,
Ve ağlamasına gülen diğerleri…
Baş aşağı tuttuklarında,
Havayı içine alan her vücut deliğinden aktı hatıraları..‘
Gel, gel’ diye yinelenen seslerin susması için elinden gelen tek şeyi yaptığında,
İlk adımını attığında,
Arkasında bıraktığı son adımını da unutmuştu…

Sonra alıştı o da…
Diğerleri oldu…
Değerleri oldu,
Ucuza gitti kimi,değmez dedirtti bir diğeri…

Geçmeyen anları,birbirini kovalayan yılları devirdi.
Artık,
Seviyordu önce dumanının görmeyi gemilerin,
Kayan yıldızlara fısıldıyordu sırlarını gözlerinden..
Anlamakta zorlandığı ,yalnızca
Siyah beyaz hayatların gri arka planlarıydı……...

Hazırdı artık…
Kanına karışan bir ısırıklık yoldan çıkışın son kırıntıları da terketmişti bedenini.
Bir kapak kapandı yüzüne,
O ağlamadı,Kimse de gülmedi.…...

Sesime papatyalar fısılda, polenlerinde boğulsun...
Kelebek çığlıkları yırtsın gözlerimin perdesini…
Mor leylak kokulu danslarla terketsin yuvalarını saçlarım..
Geldiği yere dönsün bedenim
Çürüsün,yeşilliklere hayat vermeye…
Yıkılsın çıkmaz sokak duvarları
Bulutlar ağlasın güneşi söndürmeye,
Sonra küsen güneşe renkler hediye etsin damlalar,
Gökkuşağı doğsun…
Gökkuşağı olsun…

Bir yasak elma bu kadar pahalıya mal olmamalıydı.

0 yorum: