dar/ağacıma su verdim dallansın diye
korkarım martılar dert açacak başıma
hem kanatlarını çalmışım
hem ciddiyet örselenmiş
‘özgürlük mü’
‘denize tutsağız’ diyorlar
çıkarları olmasa balıkçıları da sevmezlermiş
telif hakkı istiyor şıllıklar
avukatları İstanbul’muş meğer
çala kalem bastıracağım dantellerin ucunu
korkarım birilerinin yerine haykıracağım
çaresiz kalmışlar yaban ellerde
kitaplar ‘olmaz’ diyormuş
bak Juliet! o adamdan hayır gelmez sana
gel dağlara çıkalım
ucunda ölüm yok ya
uzun yolculuk var her cebimde bir galaksi
korkarım suç oranı okudukça artacak
ne yana çeksem de boyum uzasa
memeleri iki kırbaç vuruyor da vuruyor
adaletsizlik var böyle dövmemeli
ya biz yanlış anladık
ya Zerdüşt öyle demedi
ölüm ne kadar sonundaydı neyin
korkarım o zaman bu zamandır varmışız
buradayım demiş ağır yaşamlı genç adam
orta görgülü bayan ‘ya ben’
‘peki’ demiş Einstein ‘hem de izafi değil
yamuk da olsa etim var budum var’
sızlanmış köprü altında çocuk ‘ben de’
ama dikkate almayın siz
etim ne budum ne
ucunda zevk olmayan anılardan paraşütle atlanmaz
korkarım tanrı insana inanmış
ben de mısır patlatacağım
önce Anubis...
HAKAN SÜRSAL
21 Aralık 2009 Pazartesi
Edebiyatta çizgisiz eğriler
Gönderen exileangel zaman: 14:19
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder