Uzlet eski bir resim olarak kalsın bende
Sen ışıklar sönmeden insan içine karış
Etten mumlar yakayım içimdeki türbende
Belki değer etine savurduğum yakarış
Varsın kör türbedarın bu gece öksüz kalsın
Oyalayan bir sancı yuvalansın beynine
Nöbetleri ödülsüz miracı göksüz kalsın
Yıpranmış derisini giysin bu sabah yine
İnsan içine karış eski maskelerinle
Dilsiz ve kandilsiz aşkları hizaya getir
Öd ağacı bir asa şah bezi pelerinle
Endamını arz etmen aşkta şatah söyletir
Beni gölgede bırak yolun bittiği yerde
Bulut suyla öpüşür taptaze ölürüm ben
Bir bakarsın son ufuk bedenimi giyer de
Eriyen bir ruh kalır sonra dökülürüm ben
İnsan içine karış bir anne ol bir vatan
Öpülesi bir şeysin diye bilin rahatla
Unutulsun içinde büyüttüğün şarlatan
Yaradan gurbet aksın zonklayan cerahatla
İlk kestiğim yaradır derim göz kapağımdan
Kimselere söylemem tuz kokan geceleri
Bir direnme dökülür bir rıza dudağımdan
Yutarım da boşluğa bırakmam heceleri
İnsan içine karış benzin sarıya küssün
Kendine mazisiz bir çiçek edin gülümse
Gök maviye yazılsın çiçek arıya küssün
Artık hanümanında boğulmasın hiç kimse
Gülşeninde kaybolan bağbancı ettin beni
Göğe giden bu izler benim değil anladım
Kendi kalbini yiyen bir sancı ettin beni
Gömüldüm harimine havada kaldı adım
Zuhurberk Silikhayta
27 Ocak 2010 Çarşamba
RUHUN DÜŞERKEN SÖYLEDİKLERİ
Gönderen exileangel zaman: 06:30
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder