çalımlı bir ateş dansıydın buz üstünde
harlandıkça alevindemini aldıkça duygu
sahipsizlikten soruldun usta
kimsesizlikten
terk edildi yüzün…siyahın büyüsüne
sağalmayı unutan kangren ey!
gizli isyanında en yakın yarasın şimdi kendine
bilemedik
hangi sığınakta döllenmiştin
nasıl bölündün bin irinli parçaya
kayıp gürzüne ağlıyor ayaklarım
okunaksız bir aynayı tashihten suçlu
çözmeye çalıştıkça sırrını dipsiz boşlukların
yorulduk…yoruldun!
kırıktı zemin
kızıl cehennemler bağışlandı gitmelere
ah’lar alnımızdaki kara lanet
göğsümüzdeki çukurdan derin
biz ki idamlık geçitleri açık tuttuk hep
kapılarda kilit kilit üstüne
buza nakşolmuş ezgilerde yağmalandık
kimdik neydik unuttuk
siyaha uluyan dişinin rahmine bırak ateşi
ve git!
:
güzel bir doğum olmalısın şimdi kendine
uzaktaki kıtanın deli tayları
mutlaka savuracaktır güneşe yelelerini bir gün
içimizdeki dünya bir gün mutlaka
zehrini kusacaktır ne olsa
hiç değilse gülümseyerek git!
başımız sağ mı bilemem ama, yine ağıt var yazgımızda!
Naime Erlaçin
8 Temmuz 2009 Çarşamba
Bir Ustaya Veda…(Attila İlhan Anısına….)
Gönderen exileangel zaman: 08:12
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder