BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS »

23 Kasım 2009 Pazartesi

ADSIZ

Saatlerin hiçbir vakti göstermediği bir andaydık
Korkunç bir sessizliğin ardından
Bütün aynalar paramparça oldu
Göyünün rengi turuncuya dönerken
Ay da kayboldu.

O geldi. Elinde bronzdan bir baston vardı
Adım attıkça Tv haberlerinde ölümler oluyordu
Geriye doğru yürüyordu bir kız çocuğu
Yağmur yağıyormuş gibi bütün şemsiyeler açıktı
Roman kahramanları canlanıp sokaklarda
Birbirleriyle tartışıyordu –eyvah yine dünyadayız-
Kediler çöp tenekeleri etrafında toplanmış
O’nun gelişini izliyorlardı.
O:. İmkansızlığın cisimleşmiş hali
O: Umutla umutsuzluğun kesiştiği nokta
O: bilinmeyenlerin ve tutunamayanların tanrısı

Bir müzik sesi: klasik. Bach olmalı
Bilmiyorum belki de Bethoven
Hiç bestelenmemiş ezgilerini çalıyorlar
Öldükçe yeninden yaratılıyoruz
Yeniden yeniden yeniden bunu anlıyorduk
Ya da anlar gibi olmanın garipliğini yaşıyorduk
Ve sesler kesildi. Bütün TV’ler kapandı.
Roman kahramanları gökyüzüne karıştı
Kız çocuğu ileri doğru annesine gidiyordu..
O, durdu. Bir hayalet gibi yavaş yavaş silindi
Boş bir deftere iki satır bir şeyler yazıldı
Kara tahtalı tebeşir kokulu bir sınıfta
“Akşamları yalnız. Gündüzleri insansız”
kapandı defter. O, tamamen kayboldu artık.
Yağmur durdu.Şemsiyeler kapandı.




Ziya Alpay

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Can yoldaşım sırlı köşküm sen içimde yanan kor ateş
sancılı kalp ağrısı...
düşte görsem seni o yağmur benim
Hayalde dalsam sana o okyanus benim
Yolun karşısında da olsan selim ışık o da benim
Acaba ben kimim ...? Çok özledim be dayım nasıl denilir ki kendini tanıttıgın gibi Selim Işık