BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS »

26 Kasım 2009 Perşembe

Bir Ölümsüzün Siborg Portresi


“Ne zaman diyeceğiz can sakisine, ne duruyorsun,
tutulduk bikere, düştük yurduna senin,
selam ver
hatırımızı sor....
Ne zaman bu addan sandan geçeceğiz, ne zaman? (ey Nefertiti)
Can meclisin halkasına ne zaman hep birden girip oturacağız.”(Rumi)

Karanlığıa sığınmış derin uyku ummanındaydın oysa,
En kısa uyku seninki oldu Nefertiti,
Bazen usulca yağan yağmur ve esinti sesi çınlıyordu kulaklarında.
Papirus’u rüyalarından eksik etmeyen sen,
Ansızın Orion’dan süzülerek kondun deftere, borges’in aşiyanına,
“Nereden geldim? Burası neresi? Kim döndürüyor beni Borges’in düş tarlasında ?”
Sessizlik
Sessizlik,
Sessiz..
Gövden hayatın önünde Nefretiti, sefere gidiyorsun bu akşam.
Huzur dile Tanrılardan
Kara bulutlar ayı örtünce
Huzur dile zihnin bahtsız şaşkınlığına
Ve Papirus işlemeli tavanlarda gövden gibi uçuşan endişelerim için...

* * *

Nefertiti geçiyor
İronik bir politik mit !
O ilk ihtiras...ilk yenilgi...ilk Hedra Helix, ilk “KADIN”, ilk Aşık !
Nil kıyısına bakarak çığlık atıyor:
“ Benimle iç, büyü, eğlen ve sev”.


Senin için şenliğimizi kutluyoruz,
bilinen ahengi usulca hareketlerle birleştirerek
( bu kez sen dönüyorsun dünya değil !)
kurnaz dansçı
eski şarkılar eşliğinde değil.
Su katılmamış bir segah’la:

“gelmek elde olsaydı, elbette ki gelmezdim.
gitmek elde olsaydı, elbette ki gitmezdim.
en iyisi şu idi bu fesat alemine,
ne gelip ne bulunmak, ne de gitmek isterdim” (Hayyam).





Cavit Mukaddes

0 yorum: