BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS »

26 Kasım 2009 Perşembe

Ümitsizliğe düşenlere…


Ümitsizlik şafakta kapıyı çaldığında;
yani umut daha henüz doğarken
ve dün ile bugünü ayıran çizgi
bulutların arasında kaybolmuş,
ve güvenin gidisinden bu yana
hayli vakit geçmişken.
Sevgi üzerine söylenecek pek bir şey
kalmamış hayatta
diye mırıldanırken kendi kendine
ve atamazken içindeki bu hüznü
karanlığı,
ve boşluktaki yürüyüşlerini.

Gözle yalnızca bir ağacı.
O ağaç ki değerli bulmuş bu hayati
büyüyüp, serpilmeye.
Uzatmış benliğini göğe
ve güvenmiş
havaya,
suya
toprağa.

Göz kamaştırıcı bir özgünlükle
tılsımlı gecelerde salmış saclarını.
Şehvet yüklü esintiler
taşımış
tohumlarını.
Ve gebe bırakmış uzak
toprakları.

Her yer buram buram
aşk kokarken
ve öpüşürlerken sevgililer
sen küstüğünde
ve içerlerken aşktan
kana
kana

zannetme ki sen bu aşktan
mahrumsun!
Fakat düğümlenmiş kalp ne kadar sevebilir?

O akça pakça
kadının
kolları,
elbet
ister
seni de
sarmak
silmek
gözyaşlarını
zarif
dokunuşlarıyla

İzin ver
girsin bu tılsım
kanına!
Eritsin içindeki
donukluğu
aydınlatsın
karanlığını!

Ve korkudan kasılmış
omuzların
canlanınca
yeniden
ilk karıncalanmayla.
İste hissedersin
o zaman
ilk defa!
Hayallerindeki
yaşamını


Nilay Akyıldız

0 yorum: