BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS »

23 Kasım 2009 Pazartesi

Kinkırmızı Kankara

Şeytan sırıttı olmayan dişlerini göstererek
Sağ kolunu uzatıp, sol eli ile siyah kırmızı
alacalı tüylerini okşayarak. Öyle çirkindi
ki hani akıllara zarar cinsten. Bir o kadar
da sevimli ve içten. Gelsene, gel yaklaş dedi
Belli ki bunalmışsın! Kim takıyormuş karısını
çocuklarını da sen takacaksın? Yalan mı yani?
diye üsteledi. Gözlerinde görene kadar
o garip kabullenişi. İki saat, rahat bir otel odası
Genç güzel bir kadın. Kimbilir kaç zamandır
ağız tadıyla sevişmedin. Karısının yüzü belirdi
ve kayboldu aynı hızla. Belirsiz imgeleriydi
küçük kızlarının geriye kalan. Kırmızı tüylü eller
Onları da çekip aldı önünden. Büyüyünce seni mi
düşünecekler? Gezecekler, tozacaklar, sevişecekler
Sen bir köşede büzüşmüş oturan mutsuz ihtiyar
Gel hadi gel, otur şöyle, önce karını arayalım
İş toplantını bildirelim. Aşk da bir iştir kimi zaman
Yalan ise söylemeyelim. Nasıl mı bakacaksın
yüzlerine sonra? İlahi, bir sen bileceksin, bir ben
bir de Tamara. Çok da iyiyimiş duymadın mı
arkadaşını. Durma haber ver, çok az zamanın
var. Trafik de açıktır, şanslısın, ordayız yarım
saate kadar. Şeytan döndü kendi etrafında iki tur
Koptu da adamın burnuna kaçtı tüylerinden iki tüy
Arabanı bir gören olursa mı? Hesap buna kaldıysa!
Kolay, bineriz bir taksiye. Hadisene, hadi, hadi, hadi!
Kendine ait bir anın olsun. Aile toplantılarında
anımsayıp gizlice gülümsersin. Erkekliğine mi
güvenemiyorsun yoksa, nedir derdin? Al telefonu!
Durağın numarasını çevir, aferin! Bir saraydır bu
bir otel, gençsin adını sen getir. Açıktır demedim mi
yol ben sana, işte geldik bile. Resepsiyon sol tarafta
Git sakince anahtarı iste. Kaçmış odanın numarası?
Altı yüz atmış altı. Ne güzel! Altıncı katta besbelli
Çabuk asansörü çağır. Bakıyorum da hafiften kızardın!
İlk seferde olur böyle. Zaman tanı kendine, gitgide alışırsın
Ne serin değil mi? Sessiz, dingin. Duvarlardaki tabloları
gördün mü? Bak bir kapı açılıyor, tek sen misin sanki?
Adam dostum da kadını pek çıkaramadım. Ne! Karın mı?
Durmasana öyle, hesap sormalısın. Silahın ofiste ama
sustalın var ya yanında. Ahhahhhahhhaaa! Gülerim tabii
Biraz eğlenmeye yok mu benim de hakkım? Bunca
işimin arasında. Sessizce ilerle, fark etmesinler seni
O dehşetli bakışları görecek kadar yaklaş ama ki tadı çıksın
Melek yüzlü kızların annesi bu mu, yazık! Çıkar bıçağını!
Daha ne bekliyorsun? Sapla, sapla, sapla, sapla, sapla…
Ah kan, ne muhteşem bir sıvı! Keşke bende de olsa
Kalmak isterdim inan dostum, fakat ne yazık ki
artık gitmeliyim. Dünya kadar yaşlı bir adamım ben
derdi başından aşkın. Döndü yine kendi etrafında şeytan
Sır oldu içinde karanlığın. Adam çöktü dizlerinin üstüne
koridorda boş, bomboş. İki geçmiş hayat, iki beden ile
yanıbaşında uzanmış. Hava ağır şimdi, kütleli, durgun
Kötülüğün küf kokulu, kıvamlı kırmızısına boyanmış.



Feryal Tilmaç

0 yorum: