Kırmızı bir kiremit bu yalnızlık
Saçakları buz çığlıklı asmalar yalnızlığı
Ne zaman gelseler ben ordayım
Kalabalık kaçkını eski eflâtun
Zaman süzüyor ellerin bekliyorsun.
Eskimek, yazgılar günlüğü
Kurşun gölgeli anılarda
Bir pencere açar şehir, bakarsın
Aşk saçılır etrafa kanarsın, aldanmalarda
Bir eski terzi diker gri hüzünlerini giyersin.
Gül düştüğünde ateşe
Senin şarabın yol seyyahı sefil keder
Acının teninde şimdi bir sonbaharsın
Akarsın, kendinden başka yalnız kendine
Yollar bekliyor seni ve akarsın kendi sularınca.
Seni hep sende susturdular
Sen hep akşam rengi konuştun sakladıklarına
Gebeydi saat sarkaçları, zaman bir salkım hüzün
Alnı aşk lekeli düşükler yaptı çocukluğun
Ertelediğin çiçekler solar, kırılırsın dallarınca.
Senin yırtılmış düşlerinle yola çıkmak
Üşümeyi göze almak yaz rengi rastlantılarda
Bilmezsin, yokluğun gölgesini göster desem sana
Hazır mısın? Beyaz kuşanmış ürpertili anılara
Geçer gidersin, sığırcıklar konar kış yalnızlığı ağaçlarına.
Latif KÖYBAŞ
23 Kasım 2009 Pazartesi
ESKİ EFLÂTUN
Gönderen exileangel zaman: 09:08
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder