denizin safir renginde kayboldu yankılar
anahtarı yitirdi şair
arsızlaştı soluk benizli su
yollarda barikatlar
yollarda
yalnız kalanlar
savaş alanlarının çığlıklarında unutuldu
gönlün telvesine gizlendi
hayra çıkması gereken fallar
kaderdi şaire
iç kanamalara yürüdü dosdoğru
başı eğik
yürek dimdik
Medusa’nın zalim saçında gizli
ölüme çoğalan erguvan acılar
mührü onurlandıracak bir ferman
bulamamak ne demektir bilir misiniz
katil bir nefes
gibi takılıp kalmak kendi boğazında?
“toprağını arayan tohum”
diye öğrenmiştik oysa şairi biz
toprak
çok uzaklarda!
ah acılı
ah küskün yol!
demek ki
'beşibiryerde' gibi kuşanmalı sanatı
kutsamalı
kutsanmalı
donansın gökyüzü
tebessüm etsin yıldızlar
bir avuç umut
bir tutam toprak koy avuçlarıma
varsın zift karası olsun rengi
bin kere evladır safir sularda ambere dönüşmekten
korkma bu yürek siyahı da aklar!
bir elde sancak
ötekinde çırak mührü
haydi sür beni Semerkand’a
ustalardan öğreneceklerim var!
çık çağının içinden
___Zeus’un hükmünden
yakala bileğimden Apollon*
Semerkand’a** götür beni
görmüyor musun?
sanatın nadide işçileri Timur’un doğu kapısındalar
sancak
mühür
ve kalbimdeki hoyrat ıslık
yol izni bekliyorlar
……
Naime Erlaçin
23 Kasım 2009 Pazartesi
Semerkand’a! ...
Gönderen exileangel zaman: 11:07
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder